29 Aralık 2010 Çarşamba

Bu kız uyumalı...

'Yavuz Çetin'i tanıyor musun?' dedi,ben Cem Adrian'ı dinlerken
Sonra da benimle uçak istiyor musun?u,hisset beni'yi ve
erkeğin olmak istiyorum'u dinletti bana
sırayla..
Adını çok duymuş ama şarkılarının tamamını dinlememiştim
Seninle TANIDIM Yavuz'u
ve sevdim
Seni seviyorum diye değil(sen seviyorsun diye hiç değil),gerçekten
sevdim
Bir dost meclisinde
Gecenin 3'ünde yapılmış play listte
Karşıma çıkmasaydı eğer 'erkeğin olmak istiyorum'
Bilmiyorum,ne zaman aklıma gelirdin tekrar
Yavuz bu gece beni sana getirdi!!!
R.Ş.
Dev adam
Yanında kendini güvende hissettiğim
Yakınımdaken çocuklaştığım,
saçma sapan işler yaptığım (:
Durduk yere hayatıma giren
İstediğinde ya da istemediğinde(!)çekip giden
Hiçbir şey söylemedendi gidişin üstelik..
En büyük yaralarımdan birini armağan etmişsin bana!!!
Farkında değildim
gitmemişsin sen..
Ta ki geçenlerde bir gece
Yanında yeni sevdiceğinle(!)
Geçerken yanımdan
Tanımazlıktan gelene dek beni
Ve ertesi gün
Hatunsuzken
Selam vermek ve belki de
konuşmak için gözümün içine baktığın o an,var ya
O an bittin sen bende(!)
Zaman o anmış,
kısmetim o güneşsiz Eskişehir gününeymiş
Burcimu yanımdayken ( teselli oldu bana gene) bittin
Bir gece öncesinde,kendi kendine beni
Sakıncalı ilan edip bir selamı esirgediğin
Kendimi değersiz belki de en dipte hissettirdiğinde değil de
(ki Özgem bilir,o gece zaten kötü bir yaz gecesiydi benim için)
Ertesi gün (ne kadar sık karşılaşmışız!)
gözlerimi arayan o bakışların

bitirdi beni...
bittin sen bende
şimdi yaram sızlıyor sızım sızım,kalbim ağrıyor..
uyurum,geçer (!?)
Hoşçakal dev adam
Küçüğün uykusu geldi
Bu hatun uyumalı,belki rüyalarında 2 yıl öncesindeki
bu geceyi değiştirebilir
Belki...
Çok mu geç?
Evet evet çok geç
Bu kız uyumalı..

28 Aralık 2010 Salı

Ayşe PAŞALI,gözleri her şeyi anlatıyormuş oysa..


yeni güne gözlerimi açtığımda aklımda bir yazı vardı
uykumda hatırladığım eski bir anı
kelimelere dökülmesi gereken
gereklilik değil de aslında,
bir yazı haline getirilse bana iyi gelecek olan...

ama öncesinde biraz haber okumalı ,dedim
açtım 4-5 tane gazetenin internet sayfasını ve başladım dolanmaya(!)

gördüğüm bir kare
elimi ayağımı buz kestirdi
canımı acıttı..
Ayşe PAŞALI
onunla ilgili haberleri hatırlıyorum ama
bu kareye rastlamamışım daha evvel..
gördüm ve aklıma kadınlar geldi
etrafımdaki şiddet görmüş kadınlar..
psikolojik ve fiziki şiddet
ve de onların er'lerinden ayrılmayışları
pek çok sebeple ayrılAmayışları
canım daha çok acıdı..

Ayşe PAŞALI..
eski kocası ona yalvarıyor fotoğrafta
10 yerinden bıçaklamadan öncelerden bi kare
kadın ne istiyor?
gözlerine bakmak yeterli!!!

bu ülkede kadınlar öldürülüyor
7 yılda %1400 artan oranda
bu ülkede kadınlara sahip çıkan yok
hem zaten buna gerek de yok
münferit bir olay ne de olsa

Ayşe PAŞALI
gözlerin her şeyi anlatıyormuş oysa...


25 Aralık 2010 Cumartesi

es es soğuyor ):

zor soğuk bu şehrinki
lahana modundasın ama
büzük büzük oluyorsun eve gelene kadar
eve gelince de
ne bir şey okumaya ne yazmaya enerjin oluyor
güneş görmemişsin ya günlerdir
tüm gün uyuyorsun
yatakta,ayakta,amfide fark etmiyor!!!
uyuyorsun,öylece gün geçiriyorsun
şu souklar bi geçse de ile başlayan cümleler kuruyorsun
asla gerçekleştiremeyeceğin planlarına dair
kendini inandırmaya çalışıyorsun kendine
şu souklar bi geçse de diye diye
zor soğuk bu şehrinki ve sanırım
daha yeni başlıyor

23 Aralık 2010 Perşembe

bir iyi adama

21 oldum ben büyüdüm,dedim
aferim dedi,bunu fark etmen güzel
ama

aslında
büyüdüğüme ne kendimi inandırabilirim
ne de onu :P

oyuncuktandı muhabbet işte:)

hem sürprizli (!) diilim ki ben
çıkmaz içimden daha büyüğü
bu bilinen

bir de bilinmeyen var
ya da bilinen ama
tarafımdan da söylenmesi gereken:

bir gün büyümem gerekirse
orada ol-hep yanımda ol

ihtiyacım var sana,dediğimde
onun için buradayım,
cümlesi kadar güzel olsun söyleyeceklerin hep


iyi ki varsın-sensin
ve ben seni çok seviyorummm

22 Aralık 2010 Çarşamba

ve canım film çekiyor...

beni neden kendinden soğutmaya çalışıyorsun,dedi
öyle yaptığımın farkında değildim halbuki
ama
bir adamdan gidemeyeceğimi anladığımda böyle giderim (!) ben hep
onları göndererek

sanırım haklıydı
onu kaçırmaya çalışıyordum..
boşuna uğraşma,ben çok sabırlıyımdır
dedi
inanmadım gene de ona
hep bi eksiği vardı bulamadığım
içime sinmedi adam
içim istemedi tam anlamıyla
ve gönderdim onu sanırım
ya da şöyle ifade edeyim
yaşasın onu da kaçırdım sonunda:D:D:D
!!!

ve 22.12.2010'da
hastahaneden henüz dönmüşken(ve bir türlü muayene olamamışken)
şunu düşünüyorum
iyi ki öyle yapmışımm
iyi ki öyle yapıyorum istemeyi beceremediğimde
yoksa şu an o adamla olabilirdim
tanrım ne korkunç...

ve tanrım ne kadar güzel
dostlarla bir arada olmak(yanında -o adam!!!- olmasa da)
iyi ki onları dostum yapmışsın,iyi ki varlar

iyi ki beni kolluyorsun
erkenden! kurtardın o adamdan
iyi ki..

boğazımı tırmıklıyor minicik bi kedi patisi sanki
kocaman oldu bademciğim..
olsun varsın
şuan musmutluyum
iyi ki'lerle dolu cümleler kurabildiğim bir hayatım var şükürler olsun
şuncacık şey keyfimi delemez
bugün palto film günlerinin 2. günü
ve canım film çekiyor....



18 Aralık 2010 Cumartesi

dur,dedi hayat bana

dur,dedi hayat bana
durdum
devam et,deseydi
devam eder miydim bilmiyorum
durdum ya
şimdi napacağımı da bilmiyorum
bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum...
yolumu kaybettim
karga bile olsa önümde takip edecek haldeyim..
yolumu kaybettim
arıyorum,bulamıyorum

16 Aralık 2010 Perşembe

yuvaya sığınış

bir günden fazladır bir şey yemiyorum
yorgunum
bedenim de ruhum da yorgun...
ödevimi bitirip,odamı toplayıp evime gitmek istiyorum..
milas'a dönmek istiyorum..
nasıl oldu bilmiyorum,
ben dün gece oyundayken annemmm imzayı atmış!!!
şok oldum ağladım,ağlayan kardeşimi avutmaya çalıştım telefondan
şimdi saat13.16 iken
kararım şu ki evime gideceğim
yuvamı göreceğim..
ben bu gece gideceğim
verdikleri süre(o her neyse) bittiğinde evim gidecek..
merdivenler,karanlık oda,erik ağacı,muşmula ağacımm
kardeşimle gelecek planlarımız...
çocukluğum,çocukluğu,çocukluğumuz..
gidiyor..
ama olsun
her şey bizim anılarımızda..
onları yıkamayacaklar da
tansiyonu çıkan ananemi
ve çok ağlayan annemi nasıl avutacağım...
yorgunum
21 yaşıma girmeme 4 gün kala
çok yaşlandım
çok üzüldüm
çok yoruldum

15 Aralık 2010 Çarşamba

babamı özledimmm


bu kadar sık
bu kadar ağrılı
bu kadar uzun
..............
normal değil bu diyorum
bi şeylerin farklı olduğunun farkındayım
ama doktorun bana söyleyebileceği anormal şeylerden
korkuyorum ve
gitmiyorum doktora
erteliyorum aylardır ve
bundan da korkuyorum
ya bir şey varsa ve gitmediğim için doktora
ilerliyor ve büyüyorsa içimde!!!

bilmiyorum
anlayın korkuyorum işte

son üç yıldır
farklı farklı doktorlarca yanlış kanser teşhisleri konmuş bir hatun olarak
iyice inancımı yitirdiğim için doktorlara belki
belki de küçüklüğümden beridir taşıdıklarım nedeniyle...

korkuyorum sadece
ve doktora gitmek istiyorum
sadece babacığım yanımdayken
gücüm azaldığında
o elimi sıkarken
iyi hissedeceğimi biliyorum
ben doktora babamla gitmek istiyorum
çünkü o olmadığında yanımda çok korkuyorum
her şeyden
özledimmm

13 Aralık 2010 Pazartesi

sen yeter ki sev...

şegül tuçe sertap'ın çocuklu bir şarkısı vardı hatırlıon mu dedi ya
ben de bilmiyorum dedim ama aklıma takıldı ya
geceyi bir anda sertap erener gecesi ilan ettik!!!
hem söz okumaca
hem şarkıları dinlemece
dinlediğine,yıllar sonra rastladığına sevindiklerini birbirine yollamaca..
gecenin formatı budur,
dahası da gerekmez:)
an itibarıyla geceyi geçireceğim
şarkıyı buldum:P :
sen yeter ki sev
Olmaz civanım imkansız vazgeçmek olmaz
Ben sana varmazsam eğer gözüm açık giderim
Oynar gider yarım aklımda bende durmaz
Ben seni almazsam eğer mahvolurum biterim

Sen yeterki sev kulun olayım
Bir dile bin yıl kölen olayım
Boynuna koynuna dolanayım mahşere kadar

Vallahi dünyayı yıkarım başına
Kimselere yar etmem seni bakmam göz yaşına
Mecbursun mecbursun hiç çaren yok
İnadı bırak gel şükür edeceksin sonra şansına

Sen yeterki sev kulun olayım
Bir dile bin yıl kölen olayım
Boynuna koynuna dolanayım mahşere kadar

Yandım amanın yandım ben bir esmerin narına
Getirin basayım tuz üstüne tuz kapanmayan yarama
Ya sen gel ya da ben geleyim ferman buyur
Ahtım var baş koyacağım yastığına yorganına

Sen yeterki sev kulun olayım
Bir dile bin yıl kölen olayım
Boynuna koynuna dolanayım mahşere kadar

Sen yeterki sev kulun olayım
Bir dile bin yıl kölen olayım
Boynuna koynuna dolanayım mahşere kadar

Sen yeterki sev

10 Aralık 2010 Cuma

acaba?

o bu değil de
en anlaşılmak istediğiniz anda
dip dibe olduğunuz kişilerin sizi anlamaması
ve asla anlayamayacaklarını görmekmiş bu hatunu acıtan

görünce bir tuhaf oldum,
zaten tuhaftım da tuhaflığım mı katmerlendi yoksa ?
bilemedim şimdi!!!
ne çetrefil bir soruymuş meğersem bu

anlaşılmamanın dayanılmaz ağırlığı
çöktü omuzlarıma gitmiyor..
ve gittikçe ağırlaşıyor,
biri artık şu yükümü hafifletse istiyorum
olmayacağını bile bile
BİRİ artık gelse diyorum
ama biliyorum ki gelse yüküm daha da ağırlaşacak
en iyisi mi gelmesin hiç
kalayım ben böyle yalnız,yapayalnız...

işler iyice mi karıştı
ya da
bu aralar ben de mi kendimi anlamıyorum acaba?

(gesgereksik bir yazı farkındayım ama bir iç sökülüş anı,yazdım
azıcık hafifledim..maviş kaplı deftere geçebilirim gayrı..)

9 Aralık 2010 Perşembe

bu kadarı fazla bile be

layığını bulmuş demekle layığı bu muymuş
demek arasında kararsız kalmak
onca yıldan sonra bile
içimde bir yerlerde
belki de en derinimde bir
sızı hissetmek
ve gecenin şu saatinde yapacak bir işimin olmaması

öylece bakakalmak,donma hali
bir şeyleri en derinimde hissettiğimde yaşadığımdan

ve titreme hali
ağlayamamaktan doğan

gidip uyuma isteği
ama rüyalarımdan korkma endişesi

sen bana gene iyi gelmedin ya 8
bunca yılın ardından
edilcek tek bir laf kaldı belki de bana:

no woman no cry

bilen bilir
bilmeyenler de bilmeyiversin
bunca yılın ardından(saydım baktım şimdi 5 yılı geçmiş)
bu kadarı fazla bile be

nedense sustum ve haklı çıktım!!!

sabah erkenden kalkmak ama
erkenden yataktan çık(a)mamak
çıkınca yapacak bir şeyi olmadığını bilmek belki de
bir müddet sonra yatakta uyanık olmaktan da sıkılmak ve kendini odadan dışarı atmak
kahvaltı hazırlamak ve müzik dinlemek
kendini candan erçetin'in, levent yüksel'in,tarkan'ın eski şarkıları ile öldürmeye çalışmak
ve 'ben biliyordum,yani hissediyordum.kimse görmedi ama ben görmüştüm..kimse görmeyince
acaba ben mi yanıldım demiştim,değilmiş'demek
BEN GENE HAKLI ÇIKTIM!!!
ama huzurum yerinde
bir beklentim yoktu ya bir kaybım da olmadı

ben gene haklı çıktım ya
kimsenin söyleyebileceği bir şeyi kalmadı artık
belki bir kötü haberci cümlesi
söylenebilir:
kelimelerin anlamını yitirdiği noktadayız

ama o da bir işe yaramaz

biliyordum
ve ben gene haklı çıktım

yaşananların mini özeti:gitti,ardından baktım sadece
ve sustum
söyle(ye)medim hiçbir şey
nedense sustum ve
haklı çıktım !!!

7 Aralık 2010 Salı

gidiyor ya,canım çok yanıyor...

annem telefon etti
hırçındı sesi ve öfkeli

ama en çok çaresiz..

evet bu kelimenin tam anlamıyla ÇARESİZLİK

söyleyecek fazla kelamım yoktu
söylediklerim de fazlaca yırtıcıydı:

dava açalım,dinleme-olay çıkarr,geleyim basın açıklaması yapalım

şerefsizler,off çok üzüldüm vs

canım acıdı ama en acısı

her şeyi henüz öğrenmiş kardeşimin(canımın) ağlayışını telefondan dinlemekti..
yapacak bir şey yok,sakin ol dedim

o ağladıkça kayboldu sükunetim!!!

gerçekten yok yapacak bir şey,

elim kolum bağlı!!!

GİDİYOR
dedem gidiyor bir kez daha
ananemin hayatı
annemin yılları
benim çocukluğum
evimiz yıkılıyor..


cemil dedenin bahçesi,yıkıklık,gülsevim teyzenin ara bahçesi,

caferlerin evi,ormancıların evi..
tüm sokak,tüm mahalle
GİDİYOR


uzun yuva..
sen nelere sebep oldun,
sen bize ne yaptın böyle,
halbuki minicikken annemlerden kaçıp sana gelirdik
mermer bloklarının arasında oynamaya
ve havalar ısındığında soluğu sende alırdık,

leyleklerini görmek için..

ah o köşebaşı

sokağımızda lak lak diye yürüyen leylek..

yıkıklığın köşesindeki turuncu ışık saçan direk,hani dibinden ramço'nun düşüp kaşını açtığı
benimse elimi soda şişesi parçalarıyla kestiğim
ve izini bedenimde hala taşıdığımmm


hediye nine cemil dede..
nur oldular da şimdi

nerede bir onbir ay görsem cemil dedem gelir aklıma

ve nerede düzgün budanmış güller görsem hasta insancıklara yaptığımız top'lu eziyet
acıtır içimi..

mahallem GİDİYOR

yapacak hiçbir şeyim yok..

annem hırçın,
ananem kırgın,
kardeşim ağlıyor..

ben dondumm

hep böyle zamanlarda donarım ya
dondum
çok şey hissediyorum ya da hiçbir şey hissedemiyorumm
bilmiyorum hiçbir şeyi

CANIM YANIYOR
BİRİLERİ EVİMİZİ YIKACAK
NEDEN:ÇÜNKÜ KAMULAŞTIRMA KARARI ÇIKMIŞ!!!

27 Kasım 2010 Cumartesi

hareket vakti

onur bayraktar ölmüş
katıldığımız sempozyumda haşim kılıç'a yumurtalı protesto yapılmış
ögb protestoculara müdahale etmiş!!!
gün böyle geçmiş,hepsi omuzlarımıza ayrı bir yük bindirmiş
evde bi acaip vaziyette oturuyoruz
yorgunuz
sınavlarımız henüz bitmiş ya
ne beynimiz dinlenmiş ne de vücudumuz
hadi prensesin uykusuna gidelim dedi dost
bakıyorum seanslara dedim ve baktım
sonra da gittik
güzel filmdi..
eve geldik
uyuduk..
yeni gündeyiz şimdi eskişehir'de
olimpos'a azıcık kaldı
gitmek gerek,gitmek iyi gelecek
onu da kendimle götürecek olsam da
gitmek
GÜZEL ŞEY
o zaman kadınım söylesin

http://fizy.com/#s/1aj8r6

23 Kasım 2010 Salı

bir adam varmış bir de kadın!!!

bir adam varmış
kimse görmesin diye aslını
afilli laflar etmeyi severmiş
ben gördüm!
çırılçıplaktı
ve masum
ve tüm gardları düşmüş
mutsuz,YAPAYALNIZ
gördüğümü gördüğünde
korktu!!!
bense kaçtım..

bir kadın varmış
canı çok yanmış
küçük,korkak
ve göze alıp her şeyi
yürümüş ateşe
mutsuz,YAPAYALNIZ
tenine yalımın sıcaklığı değince
korkmuş,kaçmış
o sırada adam
sigarasından bir nefes çekiyormuş sağ gözü kısık
kadını görmüş mü, görmemiş mi bilen yok
adam çok güzel sigara içiyormuş
kadın bunu görmüş

22 Kasım 2010 Pazartesi

dua kapıları (;

güne erken uyanmak güneşin doğuşu izlenilecekse anlamlı sanki
puslu,yağmurlu ve soğuk eskişehir sabahı için bu kadarı biraz fazla..
geceden kalma çok pişmanlığım var,
?!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!?
sanmayın bugünkü icra iflas sınavına dair!!!
çok pişmanlığım var:yapmasaydım,demeseydim,deseydim,şöyle deseydim...
çok geç..
uydum uyandım ve sabah oldu
kendime kızmadığım, bir şeyi de tam olarak becerebildiğim bir gün olsun hayatımda
boşu boşuna akıp geçmesin zaman
bugünkü dileğim bu
hangisi tuttu ki bu olacak dememeliyim..
belki dua kapıları açıktır ve gerçek olur istediklerim!!!
bugün boşu boşuna akıp geçmesin zaman ve
bir şeyi de becerebileyimmm

19 Kasım 2010 Cuma

ANANE alt yazıyı gördün mü?

biz geliyoruz,evdesiniz dimi?dedi
sesi gayet normaldi
onu en son ne zaman gördüğümü düşündüm
anımsayamadım!!!
neyse karnı burnundadır şimdi
bebişin hareketlerini falan da izleyebilirim
tabii o kadar şanslıysam dedim içime içime

yarım saat kadar sonra
kapı çaldığında
diğerlerinin ardında kaldığı için göbeciğini göremediğimi düşündüm
sonra eğildi ve çizmesinin fermuarını açtı!!!
içeri girdi ve kendini koltuğa attı
kendini koltuğa attı!!!

söyleyecek hiçbir şeyim kalmamıştı!!!
bomboş,bomboktu her şey....

hiçbir şey söylemedim
hiçbir şey söyleyemedi..

2 hafta kadar önce göbeciğindeki ölmüş
kendi kendine
ve almış onu mavi yeşil takımı bir ameliyathanede
almışlar onu çünkü o ölmüş

çok tuhaf oldum..
sonrasında da arayıp bir şey diyemedim
hala diyecek bir şeyim yok..

kafamda tek bir cümle
alt yazıları okumadığım için kızan ananeme nazire yapıyor bugünlerde algım!!!
ne yaparsam yapayım görüyorum,duyuyorum o cümleyi:
ben iki hafta önce neredeydim,ne yapıyordum ki
daha yeni öğrendim

BEN NEDEN O ZAMAN SENİN YANINDA DEĞİLDİM
ya da
SEN NEDEN O ZAMAN BENİ YANINDA İSTEMEDİN

18 Kasım 2010 Perşembe

beni burada al yanına ey ÖLÜM

boynum hafiften sızılar iken
kına kokusu burnuma dolar iken
gözümün önünde dün örendeki harika manzara var:
hani şu bodrumdaki insanları 'aman allahım bulutlar kıpkırmızı,deprem olacak 'diye korkutan

ne harika bir manzara idi o
ve gözlerimi kırpmadan izledim güneşin batışını
ve dua ettim bilmediğim bir zamanda kesinlikle gelecek olan için!!!

beni burada al yanına, tam burada
güneşi,denizi ve dağları izler iken
nuri abi'nin oradan harika türk sanat müziği kulağıma dolarken
beni burada al ey ÖLÜM
bu denli huzur doluyken
bir yere bu denli ait iken ve bu kadar özgür hisseder iken
beni burada al yanına ey ÖLÜM
tek dileğim bu senden


arz-i hal tüm dostlara:elden ayaktan düşersem bir gün ölebilmem için örene götürün beni
ve beni örendeki bir dağ köyüne gömün..
karşıda datça,solda gökova,sağda bodrum
tek dileğim de bu sizlerden....

ve nereden esti de yazdım bunları bilmiyorum!?
içim çok tuhaf o nedenle sanırım..
neyse fark etmez,bir yerlerde kaydım oldu işte..
İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ...

14 Kasım 2010 Pazar

a.j.v.


henüz onbeşindeydin senle tanıştığımda
sonra
tüm çıplaklığıyla yaşadın hayatını
gözlerimin önünde

baktıkça imrendim sana
çok da takdir ettim!!!

dün tekrar karşılaşınca
farkettim ki
çok özlemişim seni

o gözükaralığını
o akıl almaz büyüklükteki aşkını sahiplenişini ve onu yaşayışını
a.j.v.
yıllar sonra yüzüme öyle bir tokat attın ki izi hala duruyor,yeri hala sızlıyor


sen tüm cesaretinle yaşadın..
yaşamak
hiç cesaretim kalmadı buna
hiç korkmadığım kadar çok korkuyorum bu aralar


8...
senin hayatınla özdeş bir rakam ya bu
yıllarca benimkiyle de özdeş sandım ben onu
ya da öyle olsun istedim
şimdi çok korkuyorum
8...
ürkütüyor artık beni tüm sekizler

hiç cesaretim kalmadı buna
a.j.v.

bana biraz cesaret ver!!!

10 Kasım 2010 Çarşamba

her şeyim tastamam

sigorta hukuku sınavından henüz çıkmışken
ve
alacak sigortasıyla akdi sigortayı ayırt edemediğimi
fark etmişken
bir kez daha hissettim ki
ben yanlış bölümde okuyorum!!!

boşa geçmiş dört yılım olacak elimde
okulum bittiğinde
tabi bu sene bitirebilirsem

mutsuzum
içimde fırtınalar..
doruk'a söylenirken
ondan beter hale gelmişim!!!

içimdeki fırtınalar
bi durulun
çünkü her şeyim tastamam

offfff
mutsuzum!!!
ve
mutluluk hasıl olmuyor şu minicik dünyama
:(:(:(

7 Kasım 2010 Pazar

anne taşlar gelin olmuş!!!

sadece benim ve ailemin manasını bildiği bir cümle:
anne taşlar gelin olmuş!!!

mavi tırnaklarıma bakarken aklıma geldi bu anı

hüzünle huzur bir arada
tırnaklarım mavi..
ruhum masmavi
ait'im ben bugün maviye

ve

ben bir karar verdim

seni ve her şeyi mavinin derinlerine hem de
en derinlerine...

içim acıyor
ama
bügun ben bir karar verdim
ve
sesleniyorum içime
annee taşlar gelin olmuş!!!


6 Kasım 2010 Cumartesi

ağda zamanı

'Bomboş odalar.Beklememek daha güç beklemekten.Duvarların yeşili koyuluyor.Karanlığa dönüyor.Ne zaman gördüm en son?zamanı yitiriyorum onunla bir'

demiş inci aral ağda zamanında
yıllar sonra,tekrar elime aldığımda kitabı
gördüm bu satırları ve daha nicesini
içim ısındı
içim soğudu

haklı kadın

BEKLEMEMEK DAHA GÜÇ BEKLEMEKTEN

27 oLdU aRtIk
:S:S:S


3 Kasım 2010 Çarşamba


nasıl başlarsa öyle biter!!!



sabahtan akşama okulda harcanmış bir gün..
evde dostlar var,
blues feste gideceğiz,

ama o da ne benim bir cüzdanım yok!!!
gene ve gene ben, bir şeyleri kaybetmişim!!!


çok sinirliyim,çok sinirliyimmm

cüzdanım bana döndü (!)ama bu sefer de taksi gelmedi!
artık ben daha da sinirliyimmm
bayılırım insanlara bunu yapmaya!!!

artık bu her şeyi unutma gerizekalılığıma bir çözüm lazım!!!
(yok balık yumurtası yağı yok bilmem ne,bi çözüm şarttt)

kendimi bir yerlerde bırakmadan her seferinde eve dönmeyi nasıl başarıyorum acaba???

bildiğim tüm küfürleri ettim kendime,


kendime sinirim geçmeden gittim ya,kafamda tek bir şey vardı
nasıl başlarsa öyle biter!!!

aman allahım nasıl bir hurafeymiş bu
şimdiye kadar boşuna prim verdiğim


gecem de çok güzel geçti adamlar da çok iyiydi !!!
şimdi afro amerikan vatandaşlarımız (!:P) harikaydılar,yapacak bir şey yoktu kendini müziğe bırakmaktan başka..

yaptım,oldu..

o bu değil de ben mitch woods'un basçısına aşık oldum yaaa
o nasıl bir ses, o nasıl hasharika bir bas gitar solo ve
o nasıl sevimli bir sıfat,
herifçioğlu sürekli gülüyor yaa




nasıl başlarsa öyle bitermiş,
bi siktirin ya
BEN GECENİN SONUNDA AŞIK OLMUŞTUM


piii nasıl başlarsa öyle bitermiş !!!
hadi canım hadii

30 Ekim 2010 Cumartesi

yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında

sabah uyanıp gözümden cart kırmızı(!) uyku bandımı çıkardığımda 'iyi dinlenmişim bugün' dedim kendime..
kalkıp penceremi açtım ve mutfağa gidip ısıtıcıya su doldurdum...
evet evet gene ağzına kadar doldurdum,tek kişi olmama rağmen hep doldururum onu zaten!!!

(yetmemesi ihtimalinden korkuyorum belki de
yetEmemekten bir şeylere ve
yetEmemesi hiçbir şeyin ve kimsenin bana..
bilmiyorum...
neyse burası fazla samimiyet içeriyor,yazıya devam)


kızdım kendime düğmeye basınca,gene doldurmuşum ağzına kadar diye söylendim ve
salona geldim
ilk olarak bilgisayarın tuşuna sonra da televizyonun kumandasına dokundum!!!
sessizliğe tahammülüm yok bu aralar..
gelip bilgisayarın başına oturduğumda baktım salon çok karanlık(ki severim karanlığı ama ruhumu sıktı bir an)
kalktım perdeleri açtım ama dışarısının da içerimden farkı yok!!!

sonbaharın sonuna doğru,
güneşi ara ki bulasın bu şehirde:S:S:S

açtım bülent ortaçgil ve teoman'ın sesinden sensiz olmaz'ı

irice bir ağırlık çöktü omzuma
Sensiz Olmaz dedim dedim dedim dedim..
biraz gazeteleri okudum,


ajanlar yıllarca spermlerimin peşindeydi diyen erol büyükburç'a güldüm bir süre..
hatta baya uzun bir süre..
sonra yapacak bir şey kalmadı,aklıma gene sen geldin..
(sen,yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında aklıma gelen miydin?)
hüzün meftunu tuğçe
kaşır kabuk bağlamış yaralarını sabahın şu saatinde
kanar yaralarımmm..
aklımda sadece sen,
minik meftum tuğçe...

29 Ekim 2010 Cuma

PATLAYIVERECEĞİM SANKİ


öp öp öp doyamadım,diyor tarkan şuanda mini tv'mizde..
üst kattan son bilmem kaç saattir arşı delen bir apaçi müziğinin gölgesinde bizim kıl oldum abi'nin sesi..



içim bir tuhaf,hiç sokağa çıkmadım bugün!!!

bıraksalar aylarca hiç evden çıkmadan yaşayabilirim..


bir dost banyoda,gelir birazdan sessizliğimi paylaşmaya!!!
tanrım,
bu ne büyük nimet
şanslıyım bugün...

çalışılması gereken derslerim var,kitapları masamda yığılı..
hiç istemiyor canımmm..

neye elimi atsam içi boşalıyor,anlamsızlaşıyor elimin altındaki
neye elimi atsam içim boşalıyor...
patlayıvereceğim sanki
ama onu da beceremiyorum,
bu aralar
neyi istesem beceremiyorum ya
patlayıvereceğim..

yapılması gerekenlerim var
ve bir de yapmak istediklerimmm
hayatımda ilk kez çatışmıyor
bu ikisi ama
içim ilk defa bu kadar karışık
ne yapacağımı bilmiyorum..

bir gün gerçekten
PATLAYIVERECEĞİM SANKİ



24 Ekim 2010 Pazar

tabağımdaki kısır bitti

günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken..
günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken ve levent yüksel dinlerken...
günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken ve levent yüksel dinlerken ve kısır yerken..
aklıma sen geldin,çok severdi kısırı dedim kendi kendime
ve tabi levent yüksel'i de
sonra da kendime kızdım,şuan aklıma gelen bu olmamalıydı diye!!!
şuan aklıma gelen sen olmamalıydın
ama geldin işte ve
üstelik gitmiyorsun da!!!
yapacak bir şey yok,okumak ve yazmaktan başka dedim ve ilk cümlelerimi buraya kaydediyorum..
devamını buraya yazmaya cesaretim yok...
çıplacık kalmaya cesaretim yok!!!
yazmaya burada başladım defterimde devam edeceğim..
veda..
gereksiz bi yazı,
gereksiz bir ayrıntı:tabağımdaki kısır bitti
ve tuğçe gider...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Ören'immm geldi


'kader,kısmet ve hayırlısı kelimeleriyle dolu cümlelerine inanıyorum ayşegül'ün ve şimdiye kadar beklemişsin,vazgeçme,SABRET diyen çocuğu dinliyorum..sabırla bekliyorum' demişim temmuzun onbeşinde!!!

ne çok zaman geçmiş üstünden(bknz:13.10.2010-15.07.2010)
ve elde ne var???



yoruldum artık

BEKLEMİYORUM Kİ!!!

(Beni bu geceler mahvediyor!!! Ören'de olmak ve nuri abinin orada içip bisikletimle evime dönmek ,balkonumdan dolunayı ve yan arsadaki pisicikleri izlemek istiyorum!!! anlayacağınız dostlar Ören'immm geldi:ve velhasıl kelam,kötüyüm bu aralar)

11 Ekim 2010 Pazartesi


mavi kedi
balkonda oturuyor
öylece dolunayı seyrediyordu
yok yok öylece değil !!!
keşkem üç dal(?) sigaram olaydı diye
iç geçirerek

serinleyince hava
sarıldı bordo şalına mavi hatun
ve tam da o anda siyah kedi geldi balkonunun altına


hadi gidelim,dedi siyah casanova

mavi hatunsa
baktı siyah kediye
değecek mi onla gitmeye diye
bilemedi,gidemedi
.
.
.

siyah kedi
alır almaz olumsuz cevabını
kalktı gitti
boynunda kırmızı kurdelası olan
sarı kediye

elbet kabul etti sarı kedi!!!

mavi kedicik ise
arkalarından baktı

pişmanlık duymadan,kıskanmadan


mutlu olsundu herkes

ama
bu aralar
ondan uzakta
mutlu olayım istedi herkes
bir anlamı yoktu hiçbir şeyin


mavi kediciğin
üç dal'cık sigarası bile yoktu!!!
neyse

tekrar çevirdi yüzünü dolunaya

yaşasın tüm lunaistler!!!

17 Eylül 2010 Cuma

NALAN

okurken küçük iskender'in şiirini
aklıma takıldı!!!

anneeee dedim
NALAN ne demek?

'İNLEYEN' dedi

Ohaa,dedim
insan neden kızına bu adı koyar ki o zaman?

Ben de bilmiyorum valla,
dedi Safiye Sultan


görüyorsunuz
Görgün kadınları çözemedi durumu!!!
Peki siz ne diyorsunuz?

22 Ağustos 2010 Pazar

hissedilen yalnızlık

evde oturmuş emir kusturica'nın underground'unu izlerken soyduğun elmanın ilk dilimini verecek hiçkimsen olmamasıymış yanında.
yaşadım
acıttı canımı:(

triage

karşılıklı otururken
o kafede
ilk olarak kime müdahale etmeliyim
dedim
sana mı,kendime mi?


karar veremedim!!

ikimiz de berbat
haldeydik
yaşama (ilişkiye) geri döndürülemez halde

vazgeçtim bi kendime bi sana koşturmaktan
kendimi KURTARMAYA karar verdim!!!
yaşasın triage..

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Ciddiydik

... derken ciddiydim
ve sen de
... derken ciddiydin
Bitti!
biterken her şey
biz CİDDİYDİK!!!

17 Temmuz 2010 Cumartesi

bir çapkına yangınım



elimde sigaramla dilek türkan'ın muhteşem sesinden bir çapkına yangınım'ı dinliyordum ki telefon çaldı...
suçlu suçlu açtım telefonu,konuştum babamla..
kapayınca telefonumu geçti suçluluk hissim ve yaktım yeni paketimin ilk sigarasını ve yürüt'ü tıkladım bilmiyorum kaçıncı kez
haydi şimdi eşlik edin bana

.
.
.


Bir çapkına yangınım
Her yanı bilsen ne hoş
Neş’esine baygınım
Sarhoşum sarhoş

Gözünde bir ışık var
Peşinde bin aşık var
Dudağında mey mi var
Sarhoşum sarhoş

Busesini almadan
Göğsüne yaslanmadan
Gözlerine bakmadan
Sarhoşum sarhoş

Gözünde bir ışık var
Peşinde bin aşık var
Dudağında mey mi var
Sarhoşum sarhoş


http://fizy.com/#s/1ai7bo



çok mu eski moda bir hatun oldum ben bu aralar ? :(

14 Haziran 2010 Pazartesi

EsKiDeN

ESKİDEN gitmem gerektiğinde
gün boyu umay'ın sesinden 'hareket vakti'ni dinlerdim..

şimdi eski hislerim bana çok uzak,
ESKİDEN kalmak istemezdim,şimdi gitmek istemiyorum..
aslında ben yolda olmayı çok severim ama...


artık bu cümlenin sonuna amalar getirir oldum
ben artık bıraktığım şehirde
ardımda bıraktığımı
dönüp de bulamama korkusuyla yaşar oldum..

ESKİDEN böyle değildim,
ben yeni aşık oldum!!!

9 Haziran 2010 Çarşamba

apaçiler gecemi piç etti

dört kişi oturmuş içiyor ve müzik dinliyorduk..
dışarıda ise millet festivalin keyfini(!)çıkarıyordu.
neden biz burada oturuyoruz,yaşlı mıyız biz artık ,dedim.
hatun güldü,erkeklermiz pek umursamadı,zira onlar biraz ağır(!) abiler.
kızdım halimze,yok yok içimiz geçmiş bizim diye bağırdım,
birkaç dakika kadar sonra sokakta insanların arasındaydık ki
bizimkilerin birkaç apaçiye(bu laf da nasıl ortaya çıktıysa)yalnız değiliz lütfen bizi rahat bırakın diye bağıran kızları görmesiyle bize 'o kalabalığa girmiyoruz yürüyün hadi'die çıkışmaları bir oldu.
başka sokak mı yoktu yürünecek,
yoktu ya festival oradaydı,
ama hatunla ben dinledik erkekleri,
ya da dinletemedik orada olmayı istediğimizi
usul usul devam ettikonlarla başka sokağa doğry!!!
hayır anlamıyorum ki neden dinledik biz dün gece onları
zira festival o sokaktaydı ve biz orada değildik
ama adamlar da haklı ortalık apaçi doluydu ve biz eve döndük
apaçisizce geceyi sonlandırdık..
o bu değil de
hiç tanımadığım etmediğim apaçiler gecemi piç etti ben ona yandım...

3 Haziran 2010 Perşembe

içim acıdı

konuştuk bir süre ayaküstü..
kimle biliyor musun?dedi.
kimleyse kimle bizi ilgilendirmez,bitir artık şu kızı kafanda,
dedim..
ama adam ondan en az 15 yaş büyük dedi,gözleri dolu doluydu
ve onları en son nerede,ne halde gördüğünü anlattı..
İÇİM ACIDI!!!
nasıl fark etmez,dedim.
nasıl fark etmez adamın onu kullandığını,
üzüldüm kıza..

31 Mayıs 2010 Pazartesi

O ADAM

Şikaytim var yalnızlıktan(!) ama hayatıma birini alacak kadar ne enerjim var ne de cesaretim..İşin ilginç yanı bunu yadsıyıp boyuna yakınmaktayım yalnızlıktan..Şu ana kadarki kısımdan derdim yalnızlık gibi anlaşıldı biliyorum ama aslında o meselenin aslı o değil..Derdim erkeklerlle!!!
Etrafta doğru dürüst(!) erkek bulmak zorlaştı bugünlerde..Sorun bende mi diye düşünürken baktım etrafımdaki kadınların hemen hepsi aynı şeyden şikayetçi.Ay hayır,esliden erkekler derdi'Helal süt emmiş birini arıyorum diye,şimdi kadınlar..
'Helal süt emmiş erkek' içi boş kavram sanki,içini doldurmak lazım:
Uzun boylu olsun,ayrıştırıcılık yapmak değil derdim,ama benden uzun olsun en azından:P ki yanında güven duyabileyim..Bu güven duyma meselesi de insanlık tarihi kadar eski herhalde..Avlanan erkek evdeki hatunun güvenliğini ve geçimini temin ede ede evrim genlerimize işlemiş herhalde biz XX kromozomluların güven duyma ihtiyacını..
Çok yakışıklı olmasın,ne gerek var her an tetikte olmaya:DAslında tetikte olmak demişken o kadar sahiplenmeye-sahiplenilmeye de gerek yok bence.AİT OLMAK en kötü kavram bu konudaki.Zira ane babama bile ait değilim ben..Ait değilim kimseye kendimden başka..İllaki bir kelime aranıyorsa bu aradaki bağ konusunda SIĞINMAK olmalı bu,belki de TESLİM OLMAK,ama AİT OLMAK değil bu,ASLA..
Sesi güzel olsun.Şarkı söylesin sürekli demek değil bu,ses rengi güzel olsun kafi.Ve o sesiyle şiir okusun bana(yok devenin nalı demeyin dostlar)Şiir sevdalısı olmasına gerek yok:Vaktizamanı geldiğinde Nazım'ın HOŞGELDİN KADINIM'ını ve B:RAHMİ'nin KARADUT'unu okusun,b,r ömür yeter bana!!!
Güzel konuşsun,anlatsın.O anlattıkça ben dinleyeyim hayran hayran..Dışına çıkıp baktığımda o anın,gurur duyabileyim onla..
Anlasın beni ama beceremiyorsa eğer çabalaması da yetecektir çoğu zaman..
Benim kadar çok kitap okuyan,tiyatroyu seven,çevreci kampanyalara katılan bir adam görmedim daha ama bu 'benim kadar'olmaması ona duyduğum saygıyı azaltmamalı ve benim de 'onun yaptığı kadar'iyi yapamadığım şeyler olmalı..Hep ben en önde olursam her şey ters gider çünkü..
Salak olmasın adam mesela,hiç çekilmez ben ondan daha salak değilsem..
Moda ikoncanlarından da olmasın,vitrinde durmayacak ömür boyunca.
Her ortama yakışsın,mesela bir çadır alanına ya da caz konserine..Benimle rafting de yapsın,yamaç paraşütü de..Ama mutlaka sinemaya gelsin benimle..Koca salonda bir başına almak canımı çok acıtıyor bazen çünkü..
Seyyah olsun bu adam mümkünse,yok eğer değilse,ruhunun bir yerlerinde mutlaka seyyahlık olsun ki oturduğu yerden sahip olduğu her şey(!) yetmesin ona..
Başarılarımda(tabi olursa)yanımda olsun,ama başarısızlıklarımda ve acılarımda mutlaka yanımda olsun.Güç versin bana,gücüme güç katsın...
Erkekler 'Doğamız gereği monogami bize ters .' diyorlar ya bu bile vakti gelir tolere edilir belki ama bir erkek nasıl bu kadar çok sevilir ki??Bilmiyorum..Ama şu var ki,bir gün bulursam o 'helal süt emmiş erkeği'(ki dikkat ederseniz onu anlatırken yaşını,işini,dilini,dinini,ırkını söylemedim;ne gerek var bu ayrıntılara) anneannemin dedemi sevdiği gibi sevmek isterim onu..Yirmi kusur yıl boyunca bir yatağa bağımlı olsa ve çok zor bir hastalık olsa hastalığı ,beş parasız da kalsam onca çakalın arasında Er'ime sadık olarak geçirmeliyim ömrümü..Bilen bilir yatalak hasta bakımı zordur,yaralar oluşur vücutlarında..O haliyle toplu iğne vücutu kadar yara oluşmadan vücundunda gözlerim gözlerinde geçirmeliyim ömrümü mesela..
Bütün bunları yapmak mesele değil de acaba O ADAM nerede?