kalkıp penceremi açtım ve mutfağa gidip ısıtıcıya su doldurdum...
evet evet gene ağzına kadar doldurdum,tek kişi olmama rağmen hep doldururum onu zaten!!!
(yetmemesi ihtimalinden korkuyorum belki de
yetEmemekten bir şeylere ve
yetEmemesi hiçbir şeyin ve kimsenin bana..
bilmiyorum...
neyse burası fazla samimiyet içeriyor,yazıya devam)
kızdım kendime düğmeye basınca,gene doldurmuşum ağzına kadar diye söylendim ve
salona geldim
ilk olarak bilgisayarın tuşuna sonra da televizyonun kumandasına dokundum!!!
sessizliğe tahammülüm yok bu aralar..
gelip bilgisayarın başına oturduğumda baktım salon çok karanlık(ki severim karanlığı ama ruhumu sıktı bir an)
kalktım perdeleri açtım ama dışarısının da içerimden farkı yok!!!
sonbaharın sonuna doğru,
güneşi ara ki bulasın bu şehirde:S:S:S
açtım bülent ortaçgil ve teoman'ın sesinden sensiz olmaz'ı
irice bir ağırlık çöktü omzuma
Sensiz Olmaz dedim dedim dedim dedim..
biraz gazeteleri okudum,

ajanlar yıllarca spermlerimin peşindeydi diyen erol büyükburç'a güldüm bir süre..
hatta baya uzun bir süre..
sonra yapacak bir şey kalmadı,aklıma gene sen geldin..
(sen,yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında aklıma gelen miydin?)
(sen,yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında aklıma gelen miydin?)
hüzün meftunu tuğçe
kaşır kabuk bağlamış yaralarını sabahın şu saatinde
kanar yaralarımmm..
aklımda sadece sen,
minik meftum tuğçe...
kanar yaralarımmm..
aklımda sadece sen,
minik meftum tuğçe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
bol keseden savurma,acıtır!!!