şimdi ben bu ege üniversitesi denilen zımbırtıda bir profesörün dersine gittim ya dün
adam kendini çok zeki ,
dilini pek sivri sanıyordu ya...
hani böyle ne laf soktum ağız kayması falan oluyordu suratında.
böyle zor sordum demin bir tez savunması vardı,
diğer hoca arkadaşlarım bile sonra
''yapma hocam bu kadar '' dedi diye gururlandı ya
o kadar okumuş o kadar bilgi depolamış o kafasında ya -hakaret etmicem, etmicem...-
her türlü tahammül edeyim diyebilirdim bir ders boyu yaptıklarına- edemedim yazıyorum-
yaşlı başlı falan diye sadece hatta
ama sen çok şişmansın ödev yap da zayıfla
bu yaşta yağ bağlamışssın, ne biçim göbeğin var? dedi ya
o 20lerinin ortasında bile olmayan oğlan çocuğuna ve tüm sınıf arkadaşları güldü ona
dalga falan geçtiler onunla sonra
ve
o profesör denilen bunu yaptı, buna çanak da tuttu ya
buradan seslenmek istiyorum :
takmış ya kafaya israf israf diye
''sizin aldığınız nefes, içtiğiniz su...''
her şey her şey israf insanlık adına
-al işte çıktım çığrımdan, hoş mu? değil ama içimin ifadesi bu!!!-
nasıl olur,nasıl onları söyler ya?
iyi ki çıktım iyi ki yoksa karakolluk olurdukkk
not: büyüdükçe azcık da küçülmek lazım mı neydi o laf ya
boş başak içi doldukça eğilir, miydi???
o bu değil de ne harika hocalarımız varmış bizim ya
ve ben bu yazıyı yazarken gözümün önüne
hep sevgili hocam Ahmet Haluk ATALAY'ın yüzü geldi
herkes bizim kadar şanslı olamıyormuş hoca konusunda gördüm
not: Ahmet hoca geldi gözümün önüne çünkü ayrıştırma-benzetme kafam devreye girmişti yazarken ve dün akşamki adamın gözlüğü ahmet hocanınkine benziyordu. Aman sadece bu nokta benziyordu, yanlış anlaşılmasın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
bol keseden savurma,acıtır!!!