30 Ekim 2010 Cumartesi

yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında

sabah uyanıp gözümden cart kırmızı(!) uyku bandımı çıkardığımda 'iyi dinlenmişim bugün' dedim kendime..
kalkıp penceremi açtım ve mutfağa gidip ısıtıcıya su doldurdum...
evet evet gene ağzına kadar doldurdum,tek kişi olmama rağmen hep doldururum onu zaten!!!

(yetmemesi ihtimalinden korkuyorum belki de
yetEmemekten bir şeylere ve
yetEmemesi hiçbir şeyin ve kimsenin bana..
bilmiyorum...
neyse burası fazla samimiyet içeriyor,yazıya devam)


kızdım kendime düğmeye basınca,gene doldurmuşum ağzına kadar diye söylendim ve
salona geldim
ilk olarak bilgisayarın tuşuna sonra da televizyonun kumandasına dokundum!!!
sessizliğe tahammülüm yok bu aralar..
gelip bilgisayarın başına oturduğumda baktım salon çok karanlık(ki severim karanlığı ama ruhumu sıktı bir an)
kalktım perdeleri açtım ama dışarısının da içerimden farkı yok!!!

sonbaharın sonuna doğru,
güneşi ara ki bulasın bu şehirde:S:S:S

açtım bülent ortaçgil ve teoman'ın sesinden sensiz olmaz'ı

irice bir ağırlık çöktü omzuma
Sensiz Olmaz dedim dedim dedim dedim..
biraz gazeteleri okudum,


ajanlar yıllarca spermlerimin peşindeydi diyen erol büyükburç'a güldüm bir süre..
hatta baya uzun bir süre..
sonra yapacak bir şey kalmadı,aklıma gene sen geldin..
(sen,yalnız yapacak bir şeyim kalmadığında aklıma gelen miydin?)
hüzün meftunu tuğçe
kaşır kabuk bağlamış yaralarını sabahın şu saatinde
kanar yaralarımmm..
aklımda sadece sen,
minik meftum tuğçe...

29 Ekim 2010 Cuma

PATLAYIVERECEĞİM SANKİ


öp öp öp doyamadım,diyor tarkan şuanda mini tv'mizde..
üst kattan son bilmem kaç saattir arşı delen bir apaçi müziğinin gölgesinde bizim kıl oldum abi'nin sesi..



içim bir tuhaf,hiç sokağa çıkmadım bugün!!!

bıraksalar aylarca hiç evden çıkmadan yaşayabilirim..


bir dost banyoda,gelir birazdan sessizliğimi paylaşmaya!!!
tanrım,
bu ne büyük nimet
şanslıyım bugün...

çalışılması gereken derslerim var,kitapları masamda yığılı..
hiç istemiyor canımmm..

neye elimi atsam içi boşalıyor,anlamsızlaşıyor elimin altındaki
neye elimi atsam içim boşalıyor...
patlayıvereceğim sanki
ama onu da beceremiyorum,
bu aralar
neyi istesem beceremiyorum ya
patlayıvereceğim..

yapılması gerekenlerim var
ve bir de yapmak istediklerimmm
hayatımda ilk kez çatışmıyor
bu ikisi ama
içim ilk defa bu kadar karışık
ne yapacağımı bilmiyorum..

bir gün gerçekten
PATLAYIVERECEĞİM SANKİ



24 Ekim 2010 Pazar

tabağımdaki kısır bitti

günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken..
günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken ve levent yüksel dinlerken...
günün şu saatinde bilgisayarın başında otururken ve levent yüksel dinlerken ve kısır yerken..
aklıma sen geldin,çok severdi kısırı dedim kendi kendime
ve tabi levent yüksel'i de
sonra da kendime kızdım,şuan aklıma gelen bu olmamalıydı diye!!!
şuan aklıma gelen sen olmamalıydın
ama geldin işte ve
üstelik gitmiyorsun da!!!
yapacak bir şey yok,okumak ve yazmaktan başka dedim ve ilk cümlelerimi buraya kaydediyorum..
devamını buraya yazmaya cesaretim yok...
çıplacık kalmaya cesaretim yok!!!
yazmaya burada başladım defterimde devam edeceğim..
veda..
gereksiz bi yazı,
gereksiz bir ayrıntı:tabağımdaki kısır bitti
ve tuğçe gider...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Ören'immm geldi


'kader,kısmet ve hayırlısı kelimeleriyle dolu cümlelerine inanıyorum ayşegül'ün ve şimdiye kadar beklemişsin,vazgeçme,SABRET diyen çocuğu dinliyorum..sabırla bekliyorum' demişim temmuzun onbeşinde!!!

ne çok zaman geçmiş üstünden(bknz:13.10.2010-15.07.2010)
ve elde ne var???



yoruldum artık

BEKLEMİYORUM Kİ!!!

(Beni bu geceler mahvediyor!!! Ören'de olmak ve nuri abinin orada içip bisikletimle evime dönmek ,balkonumdan dolunayı ve yan arsadaki pisicikleri izlemek istiyorum!!! anlayacağınız dostlar Ören'immm geldi:ve velhasıl kelam,kötüyüm bu aralar)

11 Ekim 2010 Pazartesi


mavi kedi
balkonda oturuyor
öylece dolunayı seyrediyordu
yok yok öylece değil !!!
keşkem üç dal(?) sigaram olaydı diye
iç geçirerek

serinleyince hava
sarıldı bordo şalına mavi hatun
ve tam da o anda siyah kedi geldi balkonunun altına


hadi gidelim,dedi siyah casanova

mavi hatunsa
baktı siyah kediye
değecek mi onla gitmeye diye
bilemedi,gidemedi
.
.
.

siyah kedi
alır almaz olumsuz cevabını
kalktı gitti
boynunda kırmızı kurdelası olan
sarı kediye

elbet kabul etti sarı kedi!!!

mavi kedicik ise
arkalarından baktı

pişmanlık duymadan,kıskanmadan


mutlu olsundu herkes

ama
bu aralar
ondan uzakta
mutlu olayım istedi herkes
bir anlamı yoktu hiçbir şeyin


mavi kediciğin
üç dal'cık sigarası bile yoktu!!!
neyse

tekrar çevirdi yüzünü dolunaya

yaşasın tüm lunaistler!!!